11 Ağustos 2013 Pazar

İzlemeyeni Dövüyorlar:The Greatest Love





Yapım Yılı:2011
Bölüm Sayısı:16
Tür:Romantik-Komedi

Fazla acı,üzüntü,entrika,macera,aksiyon aramıyorum sadece bildiğimiz Kore dizilerinden olsun,içinde bol bol aşk ve komedi olsun ben neşelenmek,iyi vakit geçirmek istiyorum diyorsanız tam size göre bir dizi.
Konu güzel fakat oyunculuklar daha da bir güzel,yıkılıyor.
Sadece Cha Seung Won için bile izlenir adam oyunculuk parçalıyor çünkü :)
Bu diziden sonra hangi dizisi,filmi varsa izlenecek bu adamın,kararlıyım :)


Özellikle elimizde başrolde bir Dok Go Jin var ki eyvah eyvah gülme krizi garantili.Duyduğum kadarıyla bu rol ilk önce Lee Seung Gi'ye teklif edilmiş fakat o dönem yoğun olduğu için kabul edememiş.Kendisini çok sevmeme rağmen iyi ki de kabul etmemiş diyorum çünkü 
Cha Seung Won müthiş bir iş çıkarmış.Bu rol için biçilmiş kaftan.Zaten Lee Seung Gi ekibi yalnız bırakmamış,konuk oyuncu olarak dizide yer almış.O sahneler de görülmeye değerdi.Hatta ikilinin birlikte reklam filmleri bile var. 

Buyurun :)






Dok Go Jin-Lee Seung Gi ikilisinin atışmaları çok keyifliydi.Her zaman diyorum Lee Seung Gi çok kaliteli adam,kaliteli işlerin adamı.
Konuk oyuncu olarak ayrı bir renk katmış diziye :)

Kısaca konuya gelecek olursak;
Dok Go Jin vakti zamanında bir kalp ameliyatı geçiriyor ve ameliyat sırasında o sıralar popüler olan bir kız grubunun dugong dugong adlı şarkısını çalıyor doktor. 



Gel zaman git zaman Dok Go Jin ünlü,şöhretinin zirvesinde bir aktör oluyor.Kolunda nabzını ölçen bir aletle 60-90 sınırında yaşıyor.
Ta ki bir gün dağılmış eski bir kız grubu üyesi Goo Ae Jung ile tanışana kadar...


Dugong dugong kızımızın grubunun dağılmadan önce tek tutan şarkısı olduğu için telefon zil sesi de o şarkı haliyle.Dok Go Jin bu sesi her duyduğunda kalbi dugun dugun atmaya başlıyor.
Bu sebeple de Ae Jung'a kıl oluyor :)
Ama bir yandan da ayrı kalamıyorlar.



Ae Jung'a bir program teklifi gelmesinin ardından bay mükemmel,Yoon Pil Joo shi ile bir çift olarak program çekmeye başlıyorlar.Yoon Pil Joo nedenini anlayamadığım bir şekilde Ae Jung'a derin hisler beslemeye başlıyor.


Adam doktor,yakışıklı,zengin,iyi kalpli olunca bizim kız arada git-gel yaşıyor tabi :) Ama hepimizin bildiği gibi Kore dizilerinde genel kural,iyi olan hep kaybeder,
-Sorry I'm a bad boy stili tipler hep kazanır.


Bir diğer karakterimiz ise Ae Jung'un eski grubunun maknaesi,şimdilerde düşmanı olan
 Kang Se Ri


Yoo İn Na önceleri Dok Go Jin ile dümenden bir ilişki yaşıyormuş gibi yapıyolar medyaya karşı.Fakat sonraları Yppn Pil Joo'ya fena abayı yakıyor kendileri.


Ding Dong'umu da unutmayayım.Ae Jung'un yeğeni,Dok Go ajussisinin ding dong'u.Çok sevimli,kamera enerjisi de yüksek bir çocuk.Bayılıyorum ona :)


Ve dizinin en önemli karakteri Gamja(patates) :) 
Kendisi idam edilmekten son anda kurtulup,sonlara doğru çiçek bile açtı.
Bu Koreliler detayları işlemeyi iyi biliyorlar.Patatesle bile romantizm yapıyor adamlar pes dedim artık... 


Şöhretinin zirvesinde bir aktör ve artık unutulmaya yüz tutmuş eski bir şarkıcının komik,tuhaf,yer yer acıklı aşk öyküsünü anlatıyor En Güzel Aşk...


Ben ben olalı böyle eğlenceli dizi izlemedim.
10 üzerinden 10 veriyorum ve kesinlikle tavsiye ediyorum.
İzlemeyen kalmamıştır ama hala izlemeyen varsa izleyin :)

Bahsetmeden olmaz bir VIP olarak dizideki hoşluğa da çok sevindim.Dok Go Jin karaokeye gittiklerinde G Dragon'un Heartbreaker'ını söylüyor kendi yorumuyla.Ben yerlerde tabi :D 



Ve son olarak dizinin güzel soundtrack'i 

Because you're my man




Görüşmek Üzere :)




8 Ağustos 2013 Perşembe

Genel Tanıtım:To The Beautiful You



Japon yapımı Hanazakari no Kimitachi e'nin Kore uyarlaması olan dizi 2012 yapımı.
Hana Kimi'nin methini çok duydum fakat ilk tercihim Kore yapmını izlemek oldu.
Dizinin yapım şirketi Sm Entertainment olduğundan başrol oyuncuları da Sm'den haliyle.Fx Sulli ve Shinee Min Ho.
Bölüm Sayısı:16
Yapım Yılı:2012 
Tür:Romantik-Komedi


Konumuz oldukça klasik.
Erkek kılığına giren bir kızın hikayesi....
Dizimiz Amerika'da yaşayan kızımız Goo Jae Hee'nin televizyondaki atletizm yarışmasında gördüğü Kang Tae Joon'a aşık olmasıyla başlıyor.
Kang Tae Joon'u rol modeli olarak gören Jae Hee,kaza geçirdikten sonra kariyerini sonlandıran Tae Joon'un yeniden atladığını görmek için ona destek olmaya,yeniden eski günlerine dönmesini sağlamak için Kore'ye gitme kararı alır.Onun okulunda okumaya başlayacaktır.


Fakat bir sorun vardır; bu okul yalnızca erkekler içindir.
Jae Hee hiç düşünmeden saçlarını keser,erkek kılığına girer ve okula başlar.
Kader bu ya oda arkadaşı da Kang Tae Joon'dur :)


You are beautiful'daki Park Shin Hye'nin aksine Sulli'nin erkek kılığına daha yakıştığını düşünüyorum.
Oyunculukla mı ya da makyajla mı alakalı bilmiyorum ama Sulli'yi daha çok beğendim.



Choi Min Ho'nun ise oyunculuğunu biraz donuk bulduğumu söylemek isterim.
Fakat adam yakışıklı,Kore'den bahsediyoruz sonuçta.
Oscarlık performans sergilemese de olur.
Hakan Akkaya ne diyor ''Ama senin yüzün güzel'' :)

2. karakter Eun Gyeol'u canlandıran Lee Hyun Woo daha başarılıydı kanımca.Oynadığı karakter de oldukça sıcakkanlı,şeker tadında bir şahıs :)


Ben çok sevdim Eun Gyeol'u.16 bölüm boyunca hep böyle gülümsüyor.Ayrıca Jae Hee'ye aşık oluyor.
 ''Ben gay miyim la ?''  halleri de oldukça sevimli.
You Are Beautiful'un Jeremy'si gibi :)

Dizideki en sevdiğim ayrıntı müziklerdi sanırım
Özellikle de bu Stand Up adlı Ost'ye bayıldım.
Yine Shinee'den Onew'in seslenirdiği In Your Eyes da çok güzeldi.




Bakalım kızımız Tae Joon'un yeniden atlamasını sağlayabilecek mi?
Bir erkek okulunda bir kız ne kadar süre saklanabilecek?
Tae Joon,Jae Hee'nin aşkını ne zaman farkedecek?
Eun Gyeol gay olmadığını ne zaman anlayacak ?
Hepsinin cevabı To The Beautiful You'da :)


Ben bu diziyi izlemeye başlayalı 2 ay oldu yaklaşık.
16 bölümlük diziyi bitiremedim bir türlü.
Sınavlardı oydu buydu vakit bulup bitirememiştim.
Sonunda bitirdim.
Orta şekerli bir diziydi.Kötüydü diyemem eğlenceliydi ama daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.
Kararımı Japon versiyonunu da izledikten sonra vereceğim.
Yine de izlemeye değerdi.
Karar sizin...
Mutlu sonlar güzeldir :)

İyi Bayramlar...




3 Ağustos 2013 Cumartesi

Gece Postası 2




Hayatım boyunca kilo problemi olan bir insan olmadım.Fakat okul dolayısıyla şehir dışında yaşadığım için dengesiz bir beslenme tarzı oluştu.Öğrencilik halleri işte ;
Bugün ne yiyelim ?
 Makarna-pilav-köfte ya da 
Bugün ne söyleyelim ? 
Hadi dürüm söyleyelim....
Arkadaşlarla dışarı çıksan yine aynı durum fast food yiyoruz sürekli.
Sıkıldın mı at bir çikolata ağzına..
Hal böyle olunca gelsin kilolar tabi.1 senede 10 kilo :(
Neyse ki boydan kurtarıyorum.Uzun boylu olmanın avantajları :)
Ramazan'da ise işi iyice abarttım.
Ramazan'da kilo veriyorum,eriyip bitiyorum diyenleri aşırı aşırısı kıskanıyorum.
Çünkü normalde 1 yiyorsam Ramazan'da 5 yiyorum.İftardan sonra yemek-çay-tatlı-meyve faslından sonra 
pek sevdiğim abur-cuburlarımsız yapamıyorum.
İftardan sahur saatine kadar non-stop ağzım dolu oluyor.Bugün de mısırcan ve pamukcanla açılışı yaptım :)
Hem tatlı hem tuzlu.İşte bunu seviyorum ! :)

        Allah'ım ben ne zaman sağlıklı beslenmeyi öğreneceğim acaba ?


Ardından yine midede kazınmalar başladı ...
 Sırada bu kez dondurma vardı.
Çikolatalı şeylerden nefret ederim,her daim meyveli :)
Biri beni durdursun!
Ramazan bittikten sonra pis boğazımın acilen kapanması dileğiyle...(rüyalar gerçek olsa?)


B.A.P. şu sıralar favori gruplarımdan.Şarkılarından favorim ise One Shot...
Klibi,sözleri,şarkının melodisi çok güzel.Hikayeli müzik videolarını seviyorum.Sadece dans ya da üyelerin şirin hallerini görmekten daha güzel :) Klibin sonu da şaşırtıcıydı...
Rain sound,Warrior ve Stop It de grubun sevdiğim şarkılarından.



Tek atış,tek şans...
Yüksek duvarlar seni engellemeye çalışsa bile
Her seferinde düşsen bile,hepsinin üstünden atla...



Hayırlı Sahurlar...












2 Ağustos 2013 Cuma

Bursa Gezisi


Okul tatil olmasına rağmen,hem Ramazan ayı hem de sıcaklar bir araya gelince vaktimin çoğunu evde pinekleyerek,bilgisayar geçirdim bu yaz :) Dün ani bir kararla kısa bir Bursa gezisi yapalım dedik.Bursa en merak ettiğim şehirlerden biriydi çok şükür görmek nasip oldu.Kesinlikle gezilip görülmesi gereken şehirlerden biri.Biz günübirlik gittik ama vakit olsa 2 ya da 3 günde ancak bitirirdik gezilecek yerleri.Öncelikle ilk durağımız Ulu Camii oldu haliyle


Ulu Camii,Osmanlı Devleti’nin dördüncü hükümdarı Yıldırım Bayezıd tarafından mimar Ali Neccar'a 1396-1399 yılları arasında yaptırılmıştır. Rivayete göre Sultan, Niğbolu Zaferi öncesinde savaşı kazanmak için Tanrıya yalvarmış ve 20 cami yaptırmayı adamıştı.Zaferden sonra damadı Emir Sultan'ın önerisi ile 20 cami yerine 20 kubbeli tek bir cami yaptırmaya karar vermişti.
Evliya Çelebi'nin tabiriyle Ulu Cami Bursa'nın Ayasofya'sıdır.
kaynak


Bir kaç iç mekan resmi

Sonra biraz çarşı-pazar gezelim alışveriş yapalım dedik.Dikkatimi çeken şeylerden biri Bursa'da çarşıların sürüsüne bereket.Çok fazla çarşı vardı.Ve alışveriş yapmak için çok güzeldi aradığımız aramadığımız her şeyi bulduk.




Ben en çok bijuterileri severim çünkü takılarla tokalarla oyalanmayı çok seviyorum.Hangi kız sevmez gerçi ? 


Özellikle bu dükkanda çok güzel anahtarlıklar vardı.Ama hangisini sorsam 60-65 civarı fiyatlar duyunca insaf be kardeşim dedim  :( Bir anahtarlığa da o para verilir mi ?


Anahtarlıklardan ağzımın payını alan ben soluğu eşarpçıda aldım.Bir anahtarlığa 65 lira vereceğine git kendine 2 şal al bayram seyran geliyor dedim kendi kendime 


Ve işte bahsi geçen 2 şal :) Ben bir ''Şalkolik''im.Kapanalı 2 sene gibi bir zaman geçti ve ben o dönemden beri hep şal kullanıyorum.3-5 tanenin dışında eşarbım hiç yok diyebilirim.Nedenine gelince kendime eşarbı yakıştıramıyorum bir türlü ve yapmasını da beceremiyorum.Ayrıca eşarp seçme özürlüyüm :)


Bakın burda kimler varmış.Neneyle dede kurulmuş vitrine gelene geçene bakıyorlar :)


Dediğim gibi Bursa'da çarşı bitmedi.Bir başka çarşıya,Eski Aynalı Çarşı'ya geldik.Buranın ayrı bir havası vardı,hoşuma gitti.


Bu çarşı önceden hamammış ve 1339 yılında Orhan Bey döneminde yapılmış.İçinde 15 dükkan var ve antika-mücevher üzerine satış yapıyorlar.


Son olarak bol bol kuyumcu gördük ve çok da ilginç tasarımlar vardı.Bu da yüzümü gülümseten bir tanesi...


Altın terlik isteyen ? :)



Bir sonraki postta görüşmek üzere

Hayırlı iftarlar :)